İBBŞT, ‘Ustalar Çırak
Arıyor’ başlığı ile duyurdu. ‘Şehir
Tiyatroları, ‘100. Yıl Darülbedayi Okulu’nu şehre kazandırmak’ için
çalışmalara başlamış. ’4 aylık eğitimin sonunda
Gençler (16 – 18 yaş) ve yetişkinler (18 - 35 yaş) olmak üzere iki gruptan
seçilecek katılımcılara öğrencilerine katılımcı belgesi verecek’miş. Ben o
duyuru yapıldığında çağrı başlığına itiraz etmiştim ve bir öneri yapmıştım ‘Usta Olacak Çıraklar Aranıyor’ daha
doğru olur diye. Baştan beri İBBŞT’nın ‘okul’ açmasına karşı çıktım. Zaten 4
aylık eğitimin ‘okul’ statüsünde olmayacağı belli idi. Onlar da vazgeçmişler şimdi ismini ‘100.Yıl Darülbedayi Atölyesi’ yapmışlar.
Bu bir bilgisizliği de gösteriyor. ‘Okul açmak’ bir yasa meselesi.. ‘Yolda’
öğreniyorlar demek ki.. Ama ödenekli
tiyatronun oyuncu yetiştirmek için ‘atölye’ açmasını doğru bulmadığımı
belirtiyorum.
'Twit'te yazılı adresteki haber sonradan değiştirilmiş.
“Kurulduğu ilk günden
bugüne dek bünyesinde barındırdığı kurs ve okullarla yeni oyuncu, yazar,
tasarımcı yetiştirmeyi temel ilke olarak kabul eden Şehir Tiyatroları, ‘100.
Yıl Darülbedayi Atölyesi”ni şehre kazandırıyor. Tiyatro sanatının farklı
alanlarında çeşitli çalışmalar yürütmüş sanatçılar ile katılımcıları bir araya
getirecek.
Hazırlıkları büyük bir
hızla tamamlanarak eğitim vermeye uygun hale getirilen Kerem Yılmazer
Sahnesi’nde başlayacak atölye için sınavla öğrenci alınacak. Alanında deneyimli
eğitimciler tarafından oyunculuk, ses, nefes, dramaturji ve tiyatro tarihi gibi
pek çok branşta eğitim verecek olan atölye 4 aylık eğitimin sonunda
öğrencilerine katılımcı belgesi verecek. Gençler (14 – 18 yaş) ve yetişkinler
(19 - 35 yaş) olmak üzere iki gruptan seçilecek katılımcıları belirlemek için
18 Ocak 2015’de yapılacak olan sınava tercih ettikleri bilinen bir tiradla
katılması istenen adaylar, başvurularını kendilerini anlatan bir özgeçmişle 22
Aralık 2014 – 10 Ocak 2015 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesi’ne yapabilecek.
* Katılımcılara 4
aylık eğitim sonunda bir sertifika verilecek ve bu bir diploma olarak geçerli
olmayacaktı.”’
Doğrusunu isterseniz ‘Kurulduğu ilk günden bugüne dek bünyesinde
barındırdığı kurs ve okullarla yeni oyuncu, yazar, tasarımcı yetiştirmeyi temel
ilke olarak kabul eden’ ifadesini nasıl okuyayım bilemedim. Bu ifadede ‘temel ilke kabul etmişliğe’ mi
vurgu yapayım yoksa ‘Kurulduğu ilk günden
bugüne dek bünyesinde barındırdığı kurs ve okullarla yeni oyuncu, yazar,
tasarımcı yetiştirmeye’ mi?
İBBŞT’nın ‘Kuruluş
Amacı’ yine kurumun sayfasında şöyle açıklanmış:
‘İstanbul Belediyesi
Şehir Tiyatrosu, bir temel hak olarak Anayasanın güvence altına aldığı sanatın
ve özellikle tiyatronun toplumsal görevine uygun olarak halkın kültürel
üretiminin, çağdaş eğitiminin sanat düzeyi ve bilincinin yükseltilmesine
katkıda bulunmak; bu katkıyı gerçekleştirmek için yerli ve yabancı tiyatro
eserlerinin seçkin örneklerini seyircisine ulaştırmak, Türk Tiyatrosunun
geleceğe yönelik yaratıcı atılımlarına önderlik etmek amacı ile kurulmuştur.’
Çok zorlarsanız halktan
oyuncu yetiştirmeyi de bir yerlere sıkıştırırsınız da doğru olur mu?
İBBŞT’nın kendi oyuncusunu yetiştirmiş olduğu, figüranlıktan
GSY’ne yükselen oyuncusundan da bellidir. Muhsin Ertuğrul’un yerli oyun
yazılsın diye kişileri teşvik ettiği
biliniyor. Ancak dünya İBBŞT’nın ‘kurulduğu gün’e benziyor mu? Bugün her köşe
başında ‘oyuncu kursu’ var. Ortalık oyuncudan geçilmiyor. Dört ay kurs alan, oyuncu kesiliyor başımıza. Ayrıca konservatuarlar var. Türk Tiyatrosu’nda
EKSİK olmayan bir şey ‘oyuncu kursları, atölyeleri’dir. İBBŞT’nın bu alana
girmesi doğru değildir. Ayrıca da etik olarak yanlıştır. ‘Devletin sübvanse ettiği’(Bu Zihni Göktay'ın lâfıdır) bir kurum, asıl, devlet tarafından
açılmış konservatuarların alanına giremez, girmemelidir. O zaman o kurumların
oyuncu yetiştirmediği iması yapılmış olur. İBBŞT’nın bu imayı yapmaya hakkı
yoktur. Ayrıca dört aylık bir kurstan sonra ellere tutuşturulan ‘sertifikalarla’
oyuncu ve ailelerine sahte umutlar dağıtmanın âlemi de yoktur ahlâki bir tarafı
da. Oyunculuk dört ayda öğrenilecek bir iş değildir.
Ödenekli bir kurum bu anlama gelecek
bir işe soyunmaz.
Eminim ki bazılarının aklından şu geçmektedir : ‘Darülbedayi ruhu kalmadı, canlandırmak için bu atölyeler gerekli.’
İBBŞT’da Darülbedayi ruhu kaldı mı? Ben
bugünlerde Muhsin Ertuğrul’un çıkardığı ‘Perde ve Sahne’ sayılarını okuyorum. Tavsiye
ederim okuyun, ’Darülbedayi ruhu’nu öğrenin. Ne amacı var bu atölyelerin? Bu ‘atölyeler’den
çıkanları kadrona mı alacaksın? İşsizlere oyuncu mu dedirteceksin? Yoksa yarım bilgiyle ‘hamları olmuş’ diye pazara mı sunacaksın? Ama daha tehlikeli husus, ‘kendi oyuncumu, yönetmenimi, yazarımı kendim yetiştireceğim’ anlayışıdır.
Ödenekli bir kurum tiyatronun ve toplumun tüm renklerine yer vermek zorundadır.
Kaldı
ki kendi kadrosuna alamadığı onlarca oyuncunun sorununu çözememişken İBBŞT’nın
bu işe kalkışmasının akılla izah edilebilir bir yanı yoktur.
‘100.Yıl Darülbedayi Atölyesi’ne alınacaklar için bir sınav
yapılacakmış. Bu sınav için İBBŞT, internet sayfasında çalışılıp gelinsin diye tiratlar
ve oyun metinlerinin ‘pdf’ dosyalarını vermiş.
Sanki konservatuara seçim yapılıyor! (İBBŞT çok ‘ciddi’ J))
İnşallah telif sorunu çıkmaz. Hamlet metninin başında şu not var ‘Telif
sorunları ile ilgili yazarına başvurun’. (Olur J))
Ben
oyun metni istemiştim, vermediler. Şimdi
metinler
İBBŞT sayfalarında. Git İBBŞT sayfasına metin indir.
İBBŞT’nın yapması gereken bir şeyler vardır tabii ki. Dünya
tiyatro mekânlarını öğrenmek, o mekânların imkânlarını, tekniklerini, çağdaş
tiyatro dilini Türkiye’ye getirebilmektir. Toplumdaki farklılıkların
barışmasına tiyatro yoluyla katkı vermektir. Farklı kültürlerin tiyatrosuna
sahne açmaktır. Türk Tiyatrosu’nu uluslar arası alanda görünür kılmaktır. Hiçbir şey yapamıyorsan seyirci yetiştirmekle
başla. Tatarcada bir söz vardır ‘Bilmez kızga tögerek örnek’ Kızın bildiği bir model varmış o da hep
o modeli işlermiş. İBBŞT’nın yapacağı onca şey varken ‘oyuncu atölyesi’ni
seçmesi bana onu hatırlattı.
Vizyonsuzluk benim içimi daraltıyor.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder