5 Ocak 2015 Pazartesi

İBBŞT “Kamuoyuna ‘Açık’ Hatırlatma” Üzerine Düşüncelerim

http://www.ibb.gov.tr/sites/sehirtiyatrolari/tr-TR/Sayfalar/Haber.aspx?hid=850 adresinde(İBBŞT’nın internetteki adresinin ‘ana sayfası’) ‘Genel Sanat Yönetmenliği’imzası  ve “Kamuoyuna ‘Açık’ Hatırlatma” başlığı ile bir bildiri yayımlandı. Bildiriyi birkaç kez okudum. Bana çok ilginç geldi. Yazmadan edemedim.

Tecrübesi olanlar bilir. Bir kriz ânında yöneticiler önce bir toplantı yapar krizi görüşür. Toplantıda tutulan notlardan bildiri çıkarmak işi de notları tutana düşer. O kişi yazdığı bildiriyi yetkili kişilere okutur, görüş ve uyarıları alır bildiriye son hâlini verir, bildiri yayımlanır. Bildiride genellikle not alanın üslubu hissedilir.  Yazılmış bildiriyi düzeltmek için okuyanlar  üslupla ilgilenmez içeriğe önem veririler.  (İBBŞT)Genel Sanat Yönetmenliği imzalı bildiride de öyle olmuştur herhalde. Ben ‘hatırlatma’nın Türkçesini yetersiz buldum. Bu onu kaleme alanın kabahatidir diye düşünüyorum. Ancak her şeyden sorumlu olan kişilerin de bu kabahata ortak olmaları beklenir.

Bildiri İBBŞT’nın ana sayfasında yayımlanmış. Sayfanın adresi ‘www.ibb.GOV.tr’. ‘GOV’ önemli zira ‘GOV’,  kurumun devlete ait olduğunu gösteriyor. Bilirsiniz tüm devlet kurumlarının adresinde ‘GOV’ vardır. İBBŞT bir ‘devlet’ kurumudur. Bunu herkes bilir de ‘devlet’in bir de geleneğinin olduğu çoğu kez  unutulur. Örneğin bir bakanlığa ait internet sayfasında şube müdürü, arkadaşlarını toplayıp bir bildiri yayımlayamaz. Şehir Tiyatroları, İBB içinde bir müdürlüktür. İnternet sayfası da o müdürlüğün başındaki insanın sorumluluğundadır. O kişi İBB’nin organizasyonun hiyerarşisi içinde İBB Başkanı’na bağlıdır. Kapsamlı bir düşünce ile İBBŞT’nın internet sayfasındaki bir bildiri, İBB Başkanı’nı da bağlar. İBB Başkanı’nın bu ‘Hatırlatma’dan haberi var mıdır? Bunu bir ‘hatırlatmak’ isterim. Ben Başkan olsam bu ‘hatırlatma’yı yapanlara bu hususu ‘hatırlatırdım’. Eğer bir devlet kurumunda silsile-i meratip takip edilmemişse sorumluları hakkında takibat açılması gerekir.

İBBŞT'nın bugünkü yönetim şeklinde 'sanatsal sorumluluk' vurgusu 'idari sorumluluk'tan ayrımı akla getirmektedir. GSY'nin atanmış olması, bu alanların ayrılmış olduğu görünüşü ile çelişkilidir. Kaldı ki çağdaş yönetimlerde bu ayrım bir uzlaşı zemininde erir.       

Kamuoyu ile paylaşılan bildiriler genellikle ‘Kamuoyuna Duyuru’ başlığı ile açıklanır. İBBŞT Genel Sanat Yönetmenliği imzalı bildirinin başlığı insanı düşünmeye sevk ediyor. “Kamuoyuna ‘Açık’ Hatırlatma”. Açık tırnak içinde..Ne denmek isteniyor? Neden ‘duyuru değil de ‘hatırlatma’? Kamuoyuna ‘hatırlatılıyorsa’ kamuoyunun durumdan haberi var varsayımı mı yapılmıştır? Kamuoyunun hatırlaması gereken şey nedir?  ‘Hatırlatma’yı okuduğunuzda, ‘hatırlatma’nın aslında GSY’ne  mektup yazan yönetmen-oyuncuya  cevap vermeyi öne aldığı anlaşılır. ‘Açık’ olması kurum içindeki bir olayın kamuoyu tanıklığına açılmış olmasındandır. ‘Hatırlatma’ o yönetmen-oyuncuya yapılmaktadır.  ‘Hatırlatma’ içindeki ‘Bunu tercih eden kişilerin unutmaması gerekir ki, açığa çıkarılabilecek başka bir çok ikili konuşma da mevcuttur.’ ifadesi de bu görüşümü destekler. Ama o zaman da  ‘Hiçbir kurum sanatçısı dolaylı ya da dolaysız TEHDİT EDİLMEMİŞ’ ifadesi ise bu durumda ‘açığa’ çıkmaktadır. Anlaşılacağı gibi ‘hatırlatma’ tehdit içermektedir.
Ancak kişiden yola çıkmış da olsa ‘Hatırlatma’ aslında daha derin konulara da ‘dokunma’ çabası içindedir. Bu kapsamda ‘Hatırlatma’nın ilk iki paragrafını aynen almak istiyorum.

“100. yılını idrak ettiğimiz Şehir Tiyatroları, şehrin ve ülkenin gururu olarak bir abide gibi yükselen, temelini sağlam ellerle inşa etmiş, yüz yıl içinde de bünyesindeki sanatçı ve çalışanlarıyla, medeniyet bayrağını şerefle taşımış bir sanat kurumudur.
Geçirdiği yüz yıl içinde -tıpkı cumhuriyetin kazanımları olarak başkaca alanlarda da gördüğümüz üzere-  pek çok oyuncuyu, yazarı, yönetmeni çıkardığı eserler yoluyla seyircisiyle buluşturmuş; kurulduğu ilk günden bu yana da başta Muhsin Ertuğrul olmak üzere, binlerce önemli ve değerli sanatkarın içinde var olmasını sağlamış bir yuvadır.” (‘sanatkar’ değil ‘sanatkâr’)

Öncelikle Türkçe yanlışını düzelteyim. Bir cümle içinde sıralama mantık ve zamansal olarak temelden tepeye yapılır. O nedenle birinci paragraf şöyle yazılmış olmalıydı:
“100. yılını idrak ettiğimiz Şehir Tiyatroları, temelini sağlam ellerle inşa etmiş, yüz yıl içinde de bünyesindeki sanatçı ve çalışanlarıyla medeniyet bayrağını şerefle taşımış, şehrin ve ülkenin gururu olarak bir abide gibi yükselen bir sanat kurumudur.”

‘Hatırlatma’nın içeriğinde şapka kullanmama anlam sapmasına neden oluyor. ‘abide’ değil ‘âbide’ örneğin.

İçeriğe bir şey söylemem gereksiz. Herkes istediğini düşünebilir, söyleyebilir. Ben ‘medeniyet bayrağı’na takıldım. ‘Uygarlık’ yerine ‘medeniyet’ denmesi de ilginç.(Bir ‘hatırlatma’: ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’) Ayrıca da sanki İBBŞT, bayrağı yalnız başına taşımış gibi bir anlam çıkıyor. İkinci paragraf ilkindekini açıklar gibi olmuş: ’Geçirdiği yüz yıl içinde -tıpkı cumhuriyetin kazanımları olarak başkaca alanlarda da gördüğümüz üzere- ‘(Cumhuriyet büyük harfle başlamalı.’Başkaca’ değil ‘başka’) ‘Medeniyet bayrağını taşıyan Cumhuriyet’in kazanımları’ işin içine dahil edilmiş. Bu anlamın dokunduğu alan daha da geniş. (’Cumhuriyet’in kazanımları birer birer yok ediliyor’ ifadesine yapılan göndermeyi görmek lâzım) Şunu belirtmek isterim ki 5.maddede ‘Partilerden bağımsız olduğunu ispatlamaya gerek bile duymayacağımız mevcut yönetim’ ifadesinin tersine,  yönetmenliğin, siyasetin içinde olduğu görülmektedir.

GS Yönetmenliği ‘hatırlatma’sında ’Geçirdiği yüz yıl içinde’ ifadesinde de bir sakillik var. ‘Pek çok oyuncuyu, yazarı, yönetmeni’ ifadesinde sıralama hatası var. Bir sonraki cümlede Muhsin Ertuğrul’dan bahsediyorsanız sıralamanız ‘yönetmen, yazar, oyuncu’ olmalıydı. Ayrıca Muhsin Ertuğrul, ‘binlerceden biri’ ve ‘var edilen biri’ değil. Muhsin Ertuğrul 'tek' ve ‘var eden biri’

‘Hatırlatma’ ile kurum içindeki bir oyuncudan yola çıkıp sanki ona söylüyormuş gibi yaparak kurum çalışanlarına ve de üst yönetime de mesajlar verildiğini görüyoruz. Bunlardan biri de ‘yönetimin ŞAPKASINI ALIP gideceğini bildiriyoruz’ ifadesi. Şöyle bir sonuca varmak da mümkün: İlerde bir gün yönetim istifa ederse ‘baskı görmüştür’ diye düşünmemiz gerekir. Aklıma gelen soru da şu: Yönetim neden ve sık sık ‘baskı görmediğini’, ‘sansür olmadığını’ vurgulamaktadır? Zaten olması gereken şey, öyle olması gerektiği değil midir? Son ‘beş aylık süre’nin öne çıkarılması ister istemez geçmiş dönemleri kuşkuya düşürmektedir. Zira bugün yönetim içinde olanlar belli bir süredir o kurumda çalışmaktadır, geçmişte olanları yaşamıştırlar ve en doğruyu da onlar bilir. Benim ‘Hatırlatma’dan hissettiğim, yönetmenliğin önceden tedbir almakta olduğudur. Bir tür yönetim biçimidir bu. Tehlike sezdiğiniz konularda daha hiçbir şey olmadan yüksek sesle dile getirdiğiniz ifadelerle önlem alırsınız.  O zaman belli bir riskin varlığını ifşa ediyorsunuz demek değil midir?

Benim bu ‘Hatırlatma’da dikkatimi çeken bir husus da imzadır, yâni ’Genel Sanat Yönetmenliği’. GSY, göreve geldiği günden başlayarak kullandığı ‘ben’ söylemini ‘yönetmenlik’ile değiştirmiş ve ‘biz’ ifadesine geçmiştir. Daha birkaç önce ‘kurumun ve oyunun sanatsal sorumluluğu öncelikle GSY’ne aittir’ diyen GSY, ‘Hatırlatma’da sanatsal sorumluluğu paylaşıyor görünmektedir. Ancak gene de ‘Genel sanat yönetmeninin, geçmiş dönemlerde de sık sık örneklerini gördüğümüz üzere, henüz provaya başlamamış ya da provada olan ya da oynamakta olan bir oyunu kaldırma hakkı vardır’ demektedir.('Genel Sanat Yönetmeni'nin olmalıydı) 'Hatrılatma'da GSY'nin ‘oyun kaldırma’ hakkından bahsedilmekte ama ‘oyundan sahne ve rol çıkarmak hakkından’ söz edilmemektedir. Ben bu davranışı başka mecralara çekme niyetinde değilim ama özellikle çok değer verdiğim(hatta sansürden de çok) bir konu üzerinde durmak isterim. Kendisine onaylanmış oyun ve yönetme hakkı verilmiş bir yönetmenin oyununa dokunulamaz. Bu tiyatronun temeline dinamit koymaktır. Sahne, yönetmenin ‘özerklik alanıdır’. Eğer bir yönetmenin kendi alanındaki özerkliği tanımazsanız hiçbir konuda özerklik isteyemezsiniz. Provalar ‘yalan’ olur.  Yönetmen özgür çalışamaz. GSY’nin ifadelerinden oyuna müdahale ettiği, oyundan sahne kaldırttığı, rol ve şarkı çıkardığı anlaşılmaktadır.  Yönetmen de kendi yaptığı işi reddederek  GSY’nin dediğini yapmıştır.  İşte bu yanlıştır.  Bu, ‘mesleğe, ne kuruma ne de sanatçılarımıza en ufak bir zeval gelmesine müsaade edilmemiştir’ diyen bir GSY’nin yapmaması gereken bir şeydir.

‘Hatırlatma’da ‘Tamamlanmamış bir süreç’ten bahsedilmektedir. “Kamuoyuna ‘Açık’ Hatırlatma” yapan bir yönetimin bu süreç ile ilgili bilgileri kamuoyu ile paylaşması beklenir. “Sanatsal yönetimde bulunan kişilerin mesleki kariyerleri, bireysel duruşları, geçmişte ve bugün toplumsal meselelere ve sanatsal işleyişe dair var oluşları ortadadır. Ve ilk günden itibaren defaatle dillendirmekten çekinilmediği üzere, birlikte yönetimde bulunmaya ‘evet’ dedikleri” belirtilen kişilerin ne yapmak istediklerini öğrenmek kamuoyunun hakkıdır sanırım. Ben, sanatsal yönetimde olan kişilerin geçmiş eylemlerdeki  duruşlarını ‘hatırlıyorum’. Bazılarında ben de yanlarında yürüdüm. Bu nedenle de bir zamanlar kurumun işleyişine ve yönetimine karşı durmuş olanların,  karşı durdukları yönetimce iş başına getirilmesini anlamakta güçlük çekiyorum. Son ‘beş ay’da ne oldu? Kimin değiştiğini anlayamıyorum.  “ilk günden itibaren attığı her adımı tek bir maksatla atmıştır. Bu adımları atarken de ne mesleğe, ne kuruma ne de sanatçılarımıza en ufak bir zeval gelmesine müsaade edilmemiştir, edilemez” ifadesinin sınırları içinde kalınmadığını görmek biz seyircileri memnun edecektir. ‘Bu adımların neticelerini görmeye başladığımız zaman’ı değerlendirebilmek için o adımların ne olduğunu bilmek gerekir.

Şimdilik maruzatım bu kadardır.


Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder